31 Ekim 2007 Çarşamba

TEOMAN DURALI ile RÖPORTAJ



“Demokrasi ve Hümanizm Batılılara Öldürme Yetkisi Veriyor!”

RÖPORTAJ: MURAT MENTEŞ

İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü profesörü TEOMAN DURALI, gündemi 8sutun için yorumladı. Tartışma yaratan "Çağdaş,Küreselleştirilen Medeniyet" kitabının yazarı DURALI, bir Alman bilim adamının Türklerin zekasıyla ilgili tezlerinden, Papa'nın İslam ile barışı aynı cümlede anmaktan kaçınmasına kadar pekçok konuda görüşlerini sadece 8sutun'a anlattı.


Alman Genetik Araştırma Enstitüsü Direktörü Zekabilimci Volkmar Weiss, Türklerin zeka düzeyinin düşük olduğunu söyledi. Bilimsel bir çerçevede, Türklerin aptal olup olmadıkları tartışıldı...


Öyle budalaca bir iddia ki bu... Benim nutkum tutuluyor, ne cevap vereyim? Aziz Nesin `Halkımızın yüzde 60’ı...’ demişti. İddiada `göçmen Türkler’den bahsediliyor. Bunu
nasıl anlamalı? `Göçmenler böyle ama, hepsi aptal olmayabilir’ şeklinde mi? Hayır. `Türkiye’den kaçıp üstün Avrupa’ya sığınanlar bile bu kadar geri zekalıysa, Türkiye’de yaşayanların halini siz düşünün’ demek istiyor bence. Bu, tüyler ürpertici bir zırva.


Milletlerin, toplulukların zekası şakalara konu olabiliyor. Bilim de toplulukları böyle bir ayrıma tabi tutabilir mi?


Aslında toplumlar bazı dönemlerde zihin ve duygu bakımından geri bir duruma düşebilir. Siyasi tıkanıklıklar, toplumu çözümsüz, çaresiz bırakabilir. Fakat işin esası, eğitimdir. Öğrenme, bilgilenme, görgü kazanma imkanlarını genişleten bir eğitim sistemi, toplumu açar. Bu da güvenli, huzurlu bir yaşama düzeninin tesisine zemin hazırlar.


Volkmar Weiss’in sözleri sizce hakaret kastı taşıyor mu?


Hiç şüphesiz evet. Bunun yanında, medya da bir tür hakaret taşıyıcısı. Türklüğü yerin dibine batırma, maneviyatı bozma girişimlerinin bir uzantısı bu iddialar, manşetler. Aşağılık duygusuna kapılmış insanları bir hedefe yöneltmek, gütmek kolaydır. Hakaret ediyorlar ki, emir de verebilsinler, verdikleri emirler ciddiye alınsın. `Türklükten çık, aptallıktan kurtul’ demeye getiriyorlar. Ama aslında Türklüğün arkasında İslam var. Yani `İslam’ı terket aklın başına gelsin’ diyorlar. Bir de şu var: Genetik bize insanın zekası hakkında kesin bilgiler, veriler sunamıyor.


Siz bir felsefeci olarak IQ testlerine itibar ediyor musunuz?


Hayır, IQ testlerine itibar etmiyorum. Çünkü ben başarısız kalıyorum o testlerde! Şu kadar milyarla bu kadar milyarı çarparsan sonuç ne olur? O soruya cevap veren çocuk aslında bir tür hastadır, bir tür otistiktir. Aslolan ufkun geniş olması, zihinsel açıklık, bununla beraber gönüldeki ferahlıktır. Bu unsurlar, toplumun güzelliğiyle etkileşimlidir.


Bir bilim adamının `Falan millet salaktır’ demesi...


En kolay iş karşındakini `geri zekalı’ diye damgalamaktır. Birine geri zekalı demek edepsizliktir ve ahmakçadır. Edepsizlikle ahmaklık birbirini gerektiren, birbirinden çıkan şeylerdir. Bir de ahmaklar kendilerini çok akıllı sanırlar. Tıpkı korkakların zalim olmaları gibi.


Papa 16. Benedictus, `İslam barışı özendiren yönler içeriyor, ama başka unsurları da var’ dedi. Bu sözle, İslam’ın bir barış dini olmadığını, gündemdeki terör eylemlerine geçit veren bir yapısı olduğunu ima etti. Buna ne dersiniz?


Papa’ya şaştım. Bildiğim kadarıyla felsefe okumuş, hatta ilahiyat felsefesi tahsil etmiş biri. Felsefeci, lafı ağzında inceden inceye tarttıktan sonra konuşan kişidir. Yine de Papa’yı anlamaya çalışalım. Barış nedir? Boyun eğmek mi? Dayağa razı olmak, mücadeleden kaçmak, havlu atmak mı? Öyleyse İslam barış dini değil. Bir Müslüman olarak ben, zalime başkaldırmanın kutsal olduğuna inanıyorum. Gelgelelim, insanlara zulmetmek, azab vermek söz konusuysa, tarihte bunun baş kahramanı Avrupa olmuştur. Sömürgeciliği ve onun annesi olan sermayeciliği icat edip geliştiren Müslümanlar değildi. Terör de Batı medeniyetinin içselleştirdiği bir olgudur. Avrupa ve ABD bir olup İslam topraklarına yüzbinlerce ton bomba yağdırınca o bombalardan bir iki tanesi de sekip kendi evini vuruyor. Avrupa’nın 400 yıllık tarihi, dayanılmaz çirkefliklerle doludur. Papa’ya gelince, bir papanın daha nazik olması gerekir.


İtalya Reform Bakanı Roberto Calderoli, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, `İslam’ın medeniyet olarak nitelenmekten uzak bir din olduğunu’ iddia etti.


`İslam medeniyet değil’ demek büyük bir şaşkınlık. İslam medeniyetini inkar ederseniz elinizde medeniyet namına hiçbir şey kalmaz. İslam medeniyetinin mirasçıları olarak `İşte bizim mimari şaheserlerimiz, edebiyatımız, şiirlerimiz, musikimiz, ilmimiz, irfanımız...’ diye gösteriş yapacak halimiz yok. Bir İtalyan bakanı saçmalıyor diye kibre kapılmak bize yakışmaz.... Fakat ne diyeyim, insan kör bile olsa bu dünyada İslam medeniyetine dokunabilir, onun kokusunu alır, sesini duyar. Demek ki büsbütün iflas etmiş, duymuyor, görmüyor, koku almıyor, komada o bakan... Bir ceset konuşmuş.


ABD’de Cumhuriyetçi Parti Colorado milletvekili Tom Tancredo, `Gerekirse Kabe’yi bombalarız’ dedi.


Amerika Kabe’yi bombalarsa ne olur?.. Buda heykelleri bombalanmış, yazık olmuş. Kabe tahrip olsa da kıblemiz değişmez. Biz Allah’a ibadet ediyoruz, Kabe’ye tapmıyoruz ki. Ama Papa öldürülürse Katoliklik ayakta duramaz. Biter. İslam’da böyle bir durum yok. İslam’da din kurumsallaşmış değil. Kıbleyi tayin edemiyorsan, hangi yöne dönerek kılarsan kıl namazını, orası Kabe oluyor, kıble oluyor. Bu konu başka yönlerden de tartışılabilir, ama onlar yeterince konuşuldu zaten.


Londra’dan ve daha birçok Avrupa şehrinden kaçıyor Müslümanlar. Çünkü sokaklarda sözlü ve fiili saldırılara uğruyorlar. İş sözleşmeleri, kira kontratları, kredi kartları iptal ediliyor. Camiler yakılıyor...


Londra’daki bombalı saldırıların doğrudan ya da dolaylı bir tuzak olduğunu düşünmeye yatkınım. Batı, terörü, kendi vahşetinin dayanağı haline getirmekte bu kadar hevesli olmasaydı, böyle bir şüphe taşımazdım ama şimdi içimde şüphe var. Blair’e, Bush’a birer sanık gözüyle bakmamız doğal.


Müslümanlar büyük bir baskı altında tutuluyorlar. 2/3’ü Avrupa’dan ayrılmaya hazırlanıyor?


Evet, çünkü Medeniyetin beşiğinde, en ilkel, en vahşi kanunlar işlemeye başladı. Sokaklarda insan öldürüyorlar. Batılılar her konuda haklı görüyorlar kendilerini. Demokrasi ve hümanizm onlara öldürme yetkisi veriyor!


Bu büyük çelişkinin sebebi ne olabilir?


İslam’ı, yok etme arzusundalar. Onlara göre İslam, Batı medeniyetine meydan okumanın adı. Bugünkü medeniyetin temeli iktisattır, kazançtır, kârdır. Bu kârı azaltan, felsefi bakımdan anlamsızlığa mahkum eden veriler İslam’da mevcut. Buna katlanamıyorlar.


İslam’ı hiçbir şekilde kabul edemiyorlar, öyle mi?


Doğrusu, Batılı liderlerin, askerlerin siyasetçilerin, papazların kabul edebileceği bir İslam var. Onu da empoze ediyorlar zaten. Dinlerarası diyalogla, Müslümanların başına bomba yağdırılması ve İslam’a hakaret birarada yürütülüyor bu yüzden. Protestan’la Müslüman arasındaki benzerlikler öne çıkarılıyor. `Şu ilke aynı, bu görüş aynı’ deniyor sonra da `İslam’a ne gerek var’ diyorlar. En başta söylediğimiz söze geri döndük: `İslam’ı terket, aklın başına gelsin’ diyorlar. Bunun bir versiyonu da şudur: `İslam’ı bırak yoksa ölürsün.’

2 yorum:

Adsız dedi ki...

selam ben senay, gercekten super bir blog, eger facebook veya twitter varsa eklemek isterim...

Adsız dedi ki...

slm ayakta alkışlanması gereken bi söyleşi olmuş bunu yayınladığınız için sizlere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum vesselam