15 Aralık 2007 Cumartesi

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN MÜSLÜMANLARI AŞAĞILAMA KILAVUZU

Senai Demirci



1. Her şeyden önce bu konunun uzmanlarını tanımalısınız. Müslümanlara üste çıkmanın tarihi İblis’le başlar. Allah Adem’e [as] secde edilmesini emrettiğinde, melekler derhal emri yerine getirir. İblis ise geri durur. Kendince geçerli bir gerekçesi vardır: “Adem topraktan yaratıldı. Ben ise ateşten yaratıldım. Ateşten olan topraktan olandan üstündür.” Doğrudan ve açıktan Rabbine kafa tutmak yerine, yandan dolanır İblis. “Sorunum Seninle değil ey Rabbim; Adem’le benim aramda...” demeye getirir. Sanmayın ki, “Adem ateşten, ben de topraktan yaratılmış olsaydım, dükkan Senin!” diyecektir. Hasedinden yanıp tutuşmaktadır. Ama itiraf da etmez. “İstediğini yapardım ama...”nın arkasına siper eder hasedini. “Biz de müslümanız ama...” diye devam eder bu üslup.... “Ama”dan öncesi öylesine söylenmiştir; asıl söylenmek istenen “ama”nın arkasından gelir. O “ama”lar sayesinde farklıdır o; sıradan biri değildir. Diğerlerinin bilmediklerini bilirdir!

2. Tanrı ile aranızdaki sorunu, kullarıyla aranızda alıp veremediğiniz şeyler icad ederek kamufle etmesini de bilmelisiniz. Bu konuda, yine bakınız: İblis. İblis Adem’e[as] secde etmekte direnerek, Adem’e secde eden melekleri de aşağılar. Açıkça söylemese de melekler, Adem’in[as] topraktan kendilerinin nurdan yaratılmış olmasını dert edinmeyecek kadar cahildir. Kendisinde melekleri de Adem’i kuşatan bir açık gözlülük vardır. Yukarıdan bakar onlara. Melekleri ve Adem’i[as] o tanımlar; o niteler. Kendisi tanımlayandır. Diğerleri tanımlanandır. Tanımlayan tanımlanana hükmeder. Tanımlanan tanımlayanın elinde nesneleşir, edilgenleşir. Asla özneleşemez. Özne olup da, tanımlayanı tanımlamaya kalkamaz. Kendisini tanımlayana yüksekçe bir yerden bakmaya cesaret edemez. Örneğin, önemli bir adamın başörtülü karısını en başından “zavallı” ve “kandırılmış” olarak tanımlayıp, sürekli uyandırmaya çalışırsınız. “Başını Liz Taylor gibi bağla; yani, örtmüyormuş gibi ört! Catherine Denevue gibi görün!” yollu talimatlar verirsiniz. Niye? Kendisi uyanık ve bilgedir; başörtülü ise cahil ve gafildir. O kadar nesneleşir ki başörtülü kadının önemli kocası, adamın başkaca önemli özellikleri de önemsizleşir. Ağzıyla kuş tutsa da, özünden cumhuriyetçi olsa da, “karısı başörtülü bir adam” olarak etiketlenmiştir. O etiketi kaldırmak kendi yetkileri dahilinde değildir.

3. Sevmediğiniz dindarların hiç olmazsa iddialı oldukları alanda, dindarlıkta öne geçmelerine izin vermemelisiniz. Nerede olursa olsun, “birincilik” sizin hakkınızdır. Dindarlık skalasında da “üste çıkmak” için, derhal “hacıdan hocadan” “çarşaflıdan sakallıdan” kötü örnekler bulmalısınız. Yürüyüş biçimlerinden başlayıp, yere tükürmelere varıncaya kadar olmadık magandalıklar, akla gelmedik kazmalıklara konu edin onları. Namaz kılanlar, oruç tutanlar, hacca gidenler üzerinden “üç kâğıtçılık”, “aç gözlülük”, “hırsızlık”, “sözüne güvenilmezlik” tarifleri yapınız. Böylece “Benim kalbim temiz...” deme hakkını elinizde tutarsınız. Namaz kılan biri “Benim kalbim de temiz....” deme hakkını baştan kaybeder. Sizler ki Araplara para kaptırmazsınız. Sizler ki daha çok vatanseversinizdir. Sizler ki vergi kaçırmazsınız. Sizler ki kırmızı ışıktan geçmezsiniz. Sizler ki karanlık emelli “ideolojik iç çemberler”e bulaşmamışsınızdır. Özelliklerinizin farkında olun ki, dindarların sizler gibi olma iddialarının hepsi baştan naylonlaşsın. Asla sahici vatandaş olamasın dindarlar. Sizin onayladığınız yere kadar, onayladığınız kadar vardır o sefiller. Onlar sizlerin idare ettiği “kendini bilmezler” olarak ortalıkta dolaşıp dursunlar. Bu kadarını da fazla görmeyin onlara.

4. Dindarlık skalasında üste çıkmak için akademik usuller de kullanabilirsiniz. Bunun için kafası az buçuk çalışan, ağzı laf yapan, icabında köşe verebileceğiniz bir figür bulunuz. Bu figür her türlü tartışma programında galip getiriniz ki kısık ateşte yavaş yavaş otoriteleşsin. Dindarların dindarlık uygulamalarını küçümseyerek, örtünenlerin cahilliğini açık ederek, “İslamcı”ların kirli çamaşırlarını ortaya dökerek, kendilerini onlardan “daha iyi” hissettirecek kıvama gelinceye kadar karıştırın. Bu figürün dindarlara yüksekten bakmaya arzulu hasedinizin icabına göre, sizin dokunulmaz keyfinize göre “kendin pişir kendin ye” dini icad edip, size dindarlık skalasında da “iktidar” zevki tattıracak “yanar döner”, “kıvırtma ustası”, “fetvabaz” ilahiyat teorisyenleri içinden seçilmesine özen göstermelisiniz.

5. Eğer yeterince zeki ve demagog bir figür bulamazsanız, daha düşük profilli bir “otorite” icad etme seçeneğiniz de var. Kendini ispatlamaya hevesli, tatmin edilmemiş arzuları olan birilerini bulunuz hemen.. Bunları ya cemaat içinden “itirafçı” olarak takdim ediniz ya da herkesten farklı söylemleri olan “İslamcı yazar” egzotizmi ile piyasaya sürünüz. Anahtar deliğinden yatak odasını gözetleyen çocuklar kadar heyecanlı konuşmalarına izin veriniz. Size ve çevrenize karşı içten içe bir yaranma gayretleri olacaktır. Gayretlerini boşa çıkarmayınız. Diğer taraftan, şöhret olup TV ekranlarında vaftiz olma arzuları da yerine getiriniz. Yeri geldikçe, laylaylom yaşamların üzerine sos diye sıkılmak üzere saklayınız. Yanaklarını sıkınız. Tonton diye seviniz. Ciddiye alınmazsa üzülmeyin. Aksesuar diye bir kenara iliştirilmek üzere soldurulmadan, yıpratılmadan saksıda bekletiniz. Kandil gecelerinde, Cuma sabahı programlarında “süs hocası” olarak gösteriniz kendisini. “Dindarlar da böyledir, idare edelim işte...” bıyıkaltı gülmesiyle, nefislerinize rahatlama mesajı almanız çok uzun sürmeyecektir.

6. Olur da birileri önceki hayatını bırakıp onlara benzer ve dindar olursa, sarsılmayın, korkmayın. Bu konudaki dezavantajı avantaja çevirmenin yolları var: Evvelâ, “Kendini dine vermiş...” diyerek “öteki”leştirin onu. Sanki enfeksiyon bulaşmış gibi tanımlayın onu. “Ah, zavallı!” iç çekişleriyle ardından acınarak bakınız. “Çok değişmiş...” olduğunu da sık sık vurgulayın ki, artık “normal” olmadığı anlaşılsın. “Kandırılmış olabilir.” “Yakında düzelir belki...” diye konuşmanızda bir beis yoktur. Vitrinlerde etek bluz peşinde koşmaktan vazgeçmesini, araba modelini yenileme telaşının durulmasını belirgin hastalık semptomları olarak sıralayınız. Nişantaşı’nda görülmeyişleri, cafede oturmayışları, her an “kapanabilir” oluşları ciddi fonksiyon bozuklukları olarak tanımlayınız. Yalnız bu yöntemin bir sorunu vardır. Sizlerin de bir tür dindar olduğunuzu düşünebilirler: Teşvikiye’de buluşmaya “hacca gitme” heyecanı yükleyen bir “din”iniz olduğunu farkedenler olabilir. Cihangir’de bir cafede görünmeyi “vecibe” sayan “din”e ilgi duyuyormuş gibi görünebilirsiniz. Kullarının ayakkabılarını çoğaltmasını “vacip” eyleyen, araba modelini yükseltmelerini “farz” kılan, etek bluz peşinde koşturmalarını “ibadet” sayan bir din”in mensubu sayılabilirsiniz. Dudağına içki değmedikçe kendini “abdestli” saymayan, saçının tek telini bile gizli bırakmayı saçının tek telini bile göstermek kadar “cehennemlik” sayan bir tür mutaassıp “dindarlık” yaşadığınızı fark edenler olabilir. “Günah”a girmekten korkmadan yolunuza devam edin.

7. Siz, ne olursa olsun, üstünsünüz. Zihninizdeki şablonları dindarlara da yükleme hakkınız saklıdır. Örneğin, sizin örtülüyü dışarıda bırakan bir kamusal alanınız varsa, ilk fırsatta, dindarların da örtüsüzü dışarıda bırakan bir kamusal alan kuracaklarını düşünmeniz son derece faydalıdır. Kafanızda beslediğiniz rövanşist, misillemeci, intikamcı din anlayışını dindarlara yamayın ki, onlara ettikleriniz konusunda “haklı” çıkabilesiniz. İslam’ın zorla baş açtırmak kadar, zorla baş örtmeye de karşı olduğuna asla inanmayın. “İslamın şartı insan olmaktır; insanın tercihini iptal eden, iradesini inciten her türlü zorlama İslam dışıdır” derlerse de duymamış gibi yapın. İnanmak istedikleriniz üzerinden dindarlara gizli niyetler atfetmeyi sürdürün. Ancak böylece, iktidarda olmanın, “öteki”ne hükmetmenin tadına doyasıya varabilirsiniz.

FuKaHa.CoM

Hiç yorum yok: